DİĞER
“Şiir üzerine yazmayan şairleri çok ciddiye almamıza gerek yok aslında. Bu iş bir gizem işi değil çünkü. Şiir yazmak sadece kendi başına anlam kazanabilen bir şey değil. Zorunlu olarak yorumunu da arzulayan bir süreç. Bu yorumu bugün bir Süpermen çıkıp yapmayacak. Herkese karşı adaletli bir eleştirmen modeli artık tarihe karıştı.”
"Gazeteci-yazar Ümit Bayazoğlu’nun yeni kitabı Arap Kızı Camdan Bakıyor –Türkiye’nin 'siyah'ları, Osmanlı’daki köle ticaretine, köleliğin Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde toplumsal hayattaki yerine Türkiye’ye yerleşmiş Afrika kökenli insanların hikâyeleri eşliğinde eğiliyor, masal gibi tekrarlayageldiğimiz tarihî ezberleri bozuyor."
"Kanon oluşumlara karşı kadın hareketlerini dağcılık sporuna benzetiyorum. Dağcılıkta önden gidenler arkadan gelenler için iz açma görevini üstlenirler. Kadın iz açıcılar sayesinde, kadın yazarların mücadelesi sayesinde tüm toplumsal yaşamın ve edebiyatın yapılanmasında birtakım değişimler, dönüşümler söz konusu..."
"Kıvanç’ın bu belgeseli Hrant Dink’i toplumsal hafızaya nakşetmek için başlı başına önemli bir hamle; filmdeki arşiv görüntüleri ve sesler, Hrant’ı ‘kolektif hafıza’ ya da ‘kültürel belleğin' bir parçası kılıyor, sonsuza dek."
"Ülker Abla, kurgudan ziyade karakteri önemsediğim bir roman. Karakterin adını taşısın istedim. Yazının cilvesi: Kurgusu en çetrefilli kitabım da bu oldu. Barınma hakkının ne kadar hayati olduğunu tartışan bir metin yazmak istedim."
Ahmet Ümit'le Kayıp Tanrılar Ülkesi, mitoloji, edebiyat, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, Zeus ve "babalar" hakkında konuştuk: "Zeus yüzyıllar önce ortadan kalkmış bir tanrı ama aslında hâlâ yaşıyor."
"Çizgi roman ekolleri ve yayıncılığı hiç değişmedi. Dün neydiyse bugün de aynı. Değişen sadece ve sadece okur profili ve sanatçıların alışılmış kalıpları yıkma çabasıyla ortaya çıkan anlatım teknikleri..."
Yine Düşünce Özgürlüğü Yine Türkiye: 1995'te yayımlanan kitaba bakıldığında o zamanlar çok daha umutlu bir havanın estiği görülebiliyor. Çeyrek yüzyıl sonra bu derlemedeki eleştiriler keşke güncelliklerini kaybetmiş olsalardı...
Otuz yıl sonrasının Türkiye’si nasıl bir yer olacak? Cevaplaması çok güç bu soruyu, Şahin Alpay ta 1991’de, Türkiye’nin önde gelen 32 simasına yöneltmiş… Bugünden bakınca cevaplar, beklentiler ve gerçekler arasındaki tezat dikkat çekici.
Ahmet Cemil aslında romanın başında değil, sonunda doğar. Doğumu İstanbul’dan ayrılırken tüm çıplaklığıyla gördüğü hakikatin etkisiyle ortaya çıkar
Bu yıl, sadece Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’nun yayımlanışının yetmişinci yılı değil, aynı zamanda Peyami Safa’nın doğumunun da yüz yirminci yılı ve yazarın külliyatının okura eksiksiz olarak ulaştırılması çabası da ilerliyor
Yazarın, önce Server Bedi adıyla ardından esas imzasıyla yayınlama kararı aldığı Havva'nın Üvey Kızları 90 yıl boyunca Latin Harflerine çevrilmemiş, gizli kalmış Safa romanlarından biri... Romandan bir bölüm ve gün yüzüne çıkma macerası K24 Evvel Zaman sayfalarında...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.